İçeriğe geç

Yozlaştırmak ne demek TDK ?

Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü ve “Yozlaştırmak” Kavramı Üzerine

Bir öğretmen olarak sınıfta her yeni güne başladığımda, öğrenmenin insanı dönüştüren gücüne yeniden inanırım. Çünkü öğrenme, yalnızca bilgi edinmek değil; düşünme biçimimizi, değerlerimizi ve dünyaya bakışımızı yeniden şekillendiren bir süreçtir. Bu süreçte kelimelerin gücü, özellikle de anlamını unuttuğumuz ya da yanlış kullandığımız kavramların önemi büyüktür. Bugün bu kavramlardan biri olan “yozlaştırmak” üzerinde duracağız. Peki, “yozlaştırmak ne demek?” Türk Dil Kurumu (TDK) bu kelimeye nasıl bir anlam yüklüyor ve eğitim açısından bu kavram bize ne söylüyor?

Yozlaştırmak Ne Demek? – TDK’ya Göre Anlamı

TDK’ya göre “yozlaştırmak”, “özelliğini, niteliğini bozmak; asıl biçiminden uzaklaştırmak” anlamına gelir. Yani bir şeyin özündeki değerleri yitirip, doğallığını kaybetmesi demektir. Bu tanım, yalnızca kültürel veya ahlaki yozlaşmayı değil, düşünsel ve pedagojik yozlaşmayı da kapsar. Eğitimde yozlaşma, öğrenmenin amacından sapması, bilginin araç olmaktan çıkıp gösterişe dönüşmesi anlamına gelir.

Pedagojik Perspektiften Yozlaşma

Öğrenme, insana eleştirel düşünmeyi, sorgulamayı ve kendi yolunu çizmeyi öğretir. Ancak eğitim sistemleri bazen bu doğal süreci sekteye uğratır. Yozlaşma, tam da burada başlar.

Ezberci yaklaşımlar, merakı öldüren sınav baskısı, ölçme-değerlendirme sistemlerinde adaletin zedelenmesi; hepsi öğrenmeyi dönüştürücü bir süreç olmaktan çıkarıp, mekanik bir işleme dönüştürür.

Yani eğitim, kendi özünü kaybettiğinde – yani “yozlaştığında” – artık özgür bireyler değil, kalıplara sıkışmış nesiller yetiştirir.

Öğrenme Teorileri Işığında Yozlaşmayı Anlamak

Davranışçı öğrenme teorileri, ödül-ceza üzerinden bilgi aktarımını temel alır. Bu yaklaşım, bireyin dıştan yönlendirilmesine dayanır. Ancak insanın içsel motivasyonu ihmal edildiğinde, öğrenme yüzeysel hale gelir.

Konstrüktivist (yapılandırmacı) yaklaşıma göre ise bilgi, bireyin aktif katılımıyla inşa edilir. Bu teori, yozlaşmaya karşı güçlü bir duruş sergiler; çünkü bireyi merkezine alır.

Yozlaşma, öğrenmenin dışsal amaçlara (not, statü, diploma) indirgenmesiyle başlar. Oysa gerçek öğrenme, anlam arayışıyla derinleşir.

Kültürel ve Bireysel Yozlaşma Arasındaki Bağ

Toplumlar da bireyler gibi öğrenir. Bir toplum, kendi değerlerini sorgulamadan benimsediğinde ya da yabancı modelleri eleştirel süzgeçten geçirmeden uyguladığında kültürel yozlaşma ortaya çıkar.

Eğitim, bu noktada toplumsal bilincin sigortasıdır. Öğretmenler, öğrencilere sadece bilgi değil; değer, sorumluluk ve etik de aktarırlar. Eğer bu aktarım yüzeysel kalırsa, toplumun düşünme refleksi zayıflar.

Yozlaşma, bir bireyin değil, bir toplumun düşünme biçiminin hastalanmasıdır.

Yozlaştırmanın Psikolojik Boyutu

Bireysel düzeyde yozlaşma, öğrenme sürecinde içsel motivasyonun kaybolmasıyla kendini gösterir. Öğrenciler artık “neden öğreniyorum?” sorusuna anlamlı bir cevap veremiyorsa, eğitim süreci yozlaşmıştır.

Motivasyonun dışsallaşması (örneğin yalnızca yüksek not almak ya da bir statü elde etmek için çalışmak), bireyi öğrenmenin özünden uzaklaştırır. Bu durum zamanla merakı köreltir ve bilgiyle bağımızı yüzeyselleştirir.

Eğitimde Yozlaşmaya Karşı Dönüştürücü Yaklaşımlar

Eğitimde yozlaşmayı önlemenin yolu, öğrenciyi pasif alıcı değil, aktif üretici haline getirmekten geçer.

Proje tabanlı öğrenme, problem çözme odaklı pedagojiler, işbirlikçi öğrenme ve duygusal zekâyı destekleyen yaklaşımlar; öğrenmeyi tekrar anlamlı hale getirir.

Bir eğitimci, öğrencinin ruhuna dokunabildiği ölçüde yozlaşmayı önler. Çünkü samimi bir öğretme eylemi, her zaman bir yeniden doğuştur.

Yozlaşmanın Yerine “Dönüşüm”ü Koymak

Öğrenme, bireyin kendini yeniden tanıma sürecidir. Her bilgi, insanı biraz daha “kendine” yaklaştırmalıdır.

Yozlaşma ise tam tersine, insanı kendinden uzaklaştırır. Bu nedenle, eğitimde hedef; bilgi yığmak değil, bilinç inşa etmektir.

Bir öğrenci, öğrendiği bilgiyi yaşamına dönüştürebiliyorsa, orada yozlaşma değil, gelişim vardır.

Sonuç: Kendimize Şu Soruları Sorabiliriz

Eğitim yolculuğumuzda kendimize şu soruları sormak belki de en önemli adımdır:

– Öğrendiklerim beni dönüştürüyor mu, yoksa yalnızca ezberletiyor mu?

– Bilgiyi anlamak için mi öğreniyorum, yoksa göstermek için mi?

– Eğitim, beni özgürleştiriyor mu, yoksa biçimlendiriyor mu?

Belki de “yozlaştırmak” kelimesini anlamak, yalnızca bir sözlük tanımını öğrenmek değil; kendi öğrenme sürecimizi yeniden sorgulamaktır. Çünkü gerçek eğitim, insanın hem zihnini hem kalbini diri tutabilme sanatıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
betexper güncel girişhttps://betexpergir.net/bets10